Talha Tekin
Talha Tekin

Sesimi duyan var mı?

Bu yazımda farklı bir gündemle karşınızda olmak isterdim. Günlük yaşamın olağan şeylerinden bahsetmek isterdim ancak 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremler neticesinde ülkemizin en büyük gerçeklerinden biriyle bir kez daha yüzleştik.

14 Şubat 2023 Saat: 13:04

Çok şiddetli 1 değil tam 2 deprem yaşadık. Depremden etkilenen 10 kadar şehir olsa da hepimiz derinden sarsıldık. Günlerdir yemek yemeye, su içmeye, uyumaya dahi çekinir olduk. Ülke olarak motivasyonumuzu kaybettik. Yaşamaktan çok yaşatmak birinci önceliğimiz oldu. Çünkü depremden etkilenenler kardeşimiz, vatandaşımız… Hepsi hepimizin değeriydi.

Günler öncesinde rüyalarımda birkaç sefer deprem görmüş, “bilinçaltıma işlemiştir” diye düşünerekten çok üstünde durmamıştım. 6 Şubat sabaha karşı ise 4.30 gibi uyandım ansızın deprem olduğu haberlerini gördükten sonra ise uyuyamadım. O günden beri de zaten bozuk olan uyku düzenimin iyice bozulduğunu söyleyebilirim. Ardından elimden geldikçe yardım etmeye, yardım toplamaya çalıştım. Herkes gibi. Herkes kendince bir şeyler yapmaya çalıştı. Aslında insanımızın ‘dayanışma ve yardımlaşma’ ruhunu gördükçe ülke adına umutlarım bir kez daha yeşerdi. Bizi biz yapan, kimliğimizi şekillendiren unsurlardan biri de budur. Dünyada birçok millet, birçok toplum var ancak Türk milleti kadar yardımsever, dayanışma içinde, vefakar, ihtiyacı olana koşan bir millet görmedim. Elbette o toplumların da farklı, kendilerince iyi oldukları özellikleri, kimliklerini şekillendiren özellikleri vardır ancak bizdeki bu ruh bambaşka. Her bir insan tek bir talimat dahi almadan bir seferberlik başlattı. Parası olan parasından emek sunabilen emeğinden koydu yine “bizi biz yapan” o dayanışma ruhu ortaya çıktı. Kurtuluş Savaşı’nda nasılsa aynı ruh meydana gelen depremler sonrasında kendini gösterdi. Bu milleti hiçbir şeyin yıkamayacağını bir kez daha anlamış olduk. E peki hiçbir şey yıkamadı da bizi yıkan, enkaz altında bırakan kim oldu?!

Bizi yıkan, enkaz altında bırakan; üç-beş daha fazla kazanabilmek için malzemeden çalanlar, o yapılara izin veren kişiler ve sistem oldu. O sisteme müsaade eden de yine bu millet oldu. Siyasi parti ayırt etmeksizin içinde olduğumuz ve ait olmadığımız bu sistemden uzaklaşmamız gerekiyor. Liyakati, adaleti, hakkı ve hukuku gözetmezsek afetler ülkemizde felakete dönmeye devam eder. Türkiye bir DEPREM ÜLKESİDİR. Bu gerçeği göz ardı edemeyiz. Oturacağımız evleri, kamu binalarını, fabrikalarımızı velhasıl diğer tüm yapılarımızı bu gerçeğe göre tasarlamalı, zayıf olan noktaları güçlendirmeliyiz.

Türkiye, alanında uzman kişiler tarafından “Deprem Eylem Planı” oluşturmalı. Her deprem senaryosuna farklı modellemeler ortaya konmalı gerekirse. Deprem öncesinde ve sonrasında atılacak her adım bu plan dahilinde olmalıdır. Hatta gelişmekte olan yapay zeka’dan faydalanmak gerekiyor.  Günlük siyasi tartışmalar ve hesaplar bir tarafa bırakılmalıdır. Birçok kişinin hükümete yönelik eleştirileri oluyor. İyi de bu hükümetin iktidara gelmesini sağlayan yine bu millet ve içinde bulunduğumuz bu sistem değil mi? Bakın şunu çok iyi anlamamız gerekir; Türkiye’de siyaset kurumu çalışmıyor. Siyaset çözüm üretme yeridir. Deprem bir sorun ve 99 depreminden bu yana bir çözüm üretebilmiş değiliz. Çünkü siyasetimiz çalışmıyor. Çalışan bir siyaset kurumunda iktidarın eksik veya hatalı olduğu noktalarda muhalefet devreye girer ve gerek iktidara gelerek gerekse iktidarın kendisini düzeltmesini sağlayarak sorunlar çözüme kavuşturulur. Bir tarafı eleştirirken başka bir tarafın taraftarlığını yapmak hiçbir şey katmayacaktır. Yaşadığımız bu felaketle nasıl tek vücut olduysak bu konuda da doğru tercihlerde bulunmak gerekir. Deprem sonrasında her şey tazeyken siyasi hesaplar peşine düşüp de birlik ortamını dağıtmak isteyenleri görün. Bunlara prim vermeyin. Hükümete gelecek olursak depremin ilk 2 günü aksiyon almakta gecikildiğini ve koordinasyon eksikliğinin ön plana çıktığını düşünüyorum. Sonrasında durum kontrol altına alındı. Birçok devlet personeli sahada yerini aldı. Ancak “Deprem Eylem Planı” gibi stratejik bir belge oluşmadıkça başka bir iktidar da olsa sonuç değişmeyecek. Gerçekten 2 büyük bir depremle karşı karşıya geldik. Bunun da farkında olmamız gerekiyor.

Sosyal medyada çok konuşuluyor “sismik deprem izolatörü” ve benzerleri. Bunlar gerekiyorsa bunlar uygulanacak. Teknik olarak hakim olmamakla birlikte velhasıl ne gerekiyorsa yapılmalı, risk altındaki bütün binalar dönüştürülmeli.

Bir “İstanbul Depremi”nin olacağı pek çok kişi tarafından söyleniyor. Soruyorum, soruyoruz; SESİMİZİ DUYAN VAR MI?!

Çünkü bu soru belki olası bu deprem sonrasında söylenemeyecek bile. İstanbul’un ve birçok şehrin içinde bulunduğu çarpık kentleşme, olası bir depremden sonra müdahaleye, arama kurtarma çalışmalarına bile izin vermeyecek. Sesimizi duyurmanın tam sırası. Sesimizi duyan varsa derhal harekete geçsin. Yoksa ölen öldüğüyle kalır, ateş düştüğü yeri yakar. Doğa şakayı kaldırmaz. Biz doğaya gereken özveriyi ve ilgiyi göstermezsek finalde galip çıkan yine olur. Yapı denetimleri başta olmak üzere deprem gerçeğine karşın adımlar ivedi bir şekilde atılmalıdır. Enkaz altında kalan yarınlarımız olmasın.

Sosyal medya’nın doğru kullanıldığı zaman ne kadar işe yarayan bir yer olduğunu da bir kez daha görmüş olduk ancak dezenformasyona da oldukça açık bir alan olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Sosyal medyanın kapatılması kabul edilir bir şey değil.

Son olarak da günlük hayat kaldığı yerden devam etmeli özellikle eğitim noktasında. Her ne kadar bütün ülke olarak bu depremi yaşasak da 10 kadar şehri fazlasıyla etkiledi. Türkiye’nin geri kalanında hayat olağan şekilde devam etmeli ki ülke olarak travmamızı bir şekilde öteleyebilelim. Özellikle eğitim alanında alınan kararlar çok yersiz. Üniversitelerde “yüz yüze eğitim” çok daha faydalı. Online eğitim için altyapımız uygun değil. Bunu salgın döneminde gördük. Depremzedelerimiz için birçok yer tahsis edilebilir ancak eğitimi sekteye uğratmak mantıklı bir davranış değil.

 

40birhaber.com Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

İvmeleniyoruz17 Eylül 2023 Saat: 11:56
Adaptasyon13 Ağustos 2023 Saat: 16:28
Kocaelispor ilk lig maçına Manisa FK karşısında çıktı ve sahadan 2-0 mağlup ayrıldı.
Umut dolu bir sezon..9 Ağustos 2023 Saat: 02:13
'Türk Siyaseti' nereye gidiyor?30 Haziran 2023 Saat: 03:58
Bir süredir yoğun gündemle birlikte yazılarıma ara vermiştim. Bu süreçte iç siyasette ve dış dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip ettim. Dış politika ve dünyada yaşanan gelişmeleri bir başka yazımda ele alacağım.
Bir daha buluşmayalım 2.lig!17 Mayıs 2023 Saat: 04:29
2.ligde fazla takılmadan bir vitrin niteliğinde olan 1.lige geri döndük. Süper lig hedefine tekrar yaklaştık.
Tüm Yazıları